Tarzan kimdir, Tarzan'ın hayatı biyografisi hakkında bilgiler, Tarzan gerçek mi var mı yaşadı mı?
Amerikalı romancı E. R. Burroughs’un (1875-1950) yarattığı kahraman. Afrika ormanlarında yaşayan, maymunlar tarafından yetiştirilmiş bu kahramanın maceraları, sinema (1918) ve çizgi-roman (1929) aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmıştır. Yazarının adı Edgar Rice Burroughs’dur. Dergiye bir göz attığınızda bu hikayenin özel olduğunu hemen fark ediyorsunuz, çünkü bu uzun hikaye seri fasiküller halinde yayınlanmak yerine, editörünce tek sayılık bir tam macera tercih edilmiştir. Editör Tomas Metcalf’ın yorumu şöyledir:”Her gün yüzlerce hikâye okuyan biz editörleri bile, tün hikayeyi tek solukta okutacak kadar sürükleyici olduğunu söylersek, sanırım ne kadar etkili olduğunu anlatmamıza yeter”. Ve derginin önsözüne şunu ekler:”bugüne kadar okuduğum en heyecan verici hikaye”. Bir süre sonra bu fikir önce All-Stary okuyucuları ve sonrada tüm dünya tarafından kabul görür. Bu tek romanın başarısı daha sonra 2 düzineden fazla yeni maceranın yazılmasını, 40’dan fazla filme, yüzlerce çizgi-romana, radyo ve tv şovlarına, Tarzan oyuncaklarına, Tarzan benzinine, Tarzan iç çamaşırına, Tarzan dondurmasına, Tarzan ayakkabılarına vs kadar uzanacaktı. Edgar Rice Burnoughs 20 yy’ın en popüler yazarlarından biri olurken, Tarzan’da dünyanın en çok tanınan ebedi karakterlerinden biri haline geliyordu. Ama bu büyük hikaye nerdeyse hiç yazılmayacaktı. Burnoughs para kazanabilmek için yazdığı, ilk birkaç hikayenin başarılı olmaması yüzünden, yazarlığın kendisine göre olmadığını düşünür. Tam bu anda Metcalf devreye girer ve cesaretini kaybetmemesini, okuyucuların beklentilerini karşılamak yerine, kendi istediği romanı yazmasını söyler. Burroughs aklındaki hikayeyi anlatmaya başlar:”Üzerinde çalıştığım hikaye asil bir İngiliz evinde başlıyor, olay şimdiki zamanda geçiyor, ailenin çocuğu Afrika’da doğuyor ve çocuk 1 yaşındayken anne baba bir kazada ölüyor. Kazazede çocuk bir anne goril tarafından bulunur, goril çocuğu evlat edinir ve balta girmemiş ormanda büyütür. Hikayenin mantıksal gelişiminde bazı handikaplar var, hiç duymadığı halde Tarzan’ın İngilizce konuşabilmesi, beyaz bir kadınla tanışması ve medeniyetle tanışması gibi. Ama bunu bir şekilde ortadan kaldırıp, zevkle okunan ilginç bir hikaye yazacağım” Bu söyledikleri sonradan gerçek oldu ama, Burroughs sadece All-Stary okuyucularını heyecanlandırmayı düşünmüştü. Kolayca yazdı hikayeyi, ama maymun adama bulduğu isim onu tatmin etmiyorduantar'ı beğenmedi, sildi. Diğeri Tublat-Zan daha kötüydü, hiç hoşlanmadı. Ve en sonunda en çekici ismi buldu, Tarzan. Tarzan’a olan büyük ilgi kısa süreli bir şaşkınlık yarattı. All-Stary’e gelen övgü dolu mektuplar Burroughs’a iletildi. Eleştirmenlerde olumlu yorumlar yazdılar. Afrikanın balta girmemiş ormanlarında goriller tarafından büyütülüp, daha sonra goril kabilesinin kralı olan, Baltimore’lu güzel Jane Porter’a aşık olan, medeniyeti öğrenip Jane’i Amerika’ya kadar takip eden, öksüz İngiliz lordu okuyucuların kalbini fethetmişti. Ama hikayenin sonundan nefret etmişlerdi, Tarzan Jane’i nasıl kaybederdi? Bu başka bir hikaye olacaktı. Burroughs’un yazacağı daha çok Tarzan hikayesi vardı. Başından geçen maceralar, seyahat ettiği ülkeler, onu sadece filmlerinden bilenleri şaşkına çevirecek boyuttaydı. Tarzan Ogar’ı keşfedecek, Roma İmparatorluğu’nun halen hüküm sürdüğü kayıp Atlantis’e gidecek, dinozor ve tarih öncesi insanların yaşadığı Pal-ul-don’u bulacak, insanların yerliler ve aslanlarca avlandığı Altın Şehir'i görecek, dünyanın merkezindeki Pellucidar’a seyahat edecekti. Peki ye Jane? 1912’de okuyucular en çok bunu bilmek istiyordu. İlkinin başarısının güveniyle Burroughs “Tarzan’ın Dönüşü” nü yazdı. Metcalf yayımlamayı reddetti! Nasıl olurda başarı garantisi olan Tarzan basılmazdı. Burroughs kariyerinin daha başında bittiğini düşündü. Bütün Tarzan endüstrisi hiç varolmama tehdidiyle işte o zaman karşılaştı. Ama Burroughs yılmadı ve “Tarzan’ın Dönüşü” nü rakip bir dergiye sattı. Artık Tarzan büyük bir hitti ve 2 derginin okuyucuları tarafından takip ediliyordu. Bir süre sonra New York gazetesi olan Evening World Tarzan’ı günlük basmaya başladı ve ardından diğer gazeteler geldi. Artık Tarzan binlere ulaşıyordu ve “Tarzan Maymun Adam” Haziran 1914’de ilk kitap baskısını yaptı. Bugün 60 bin dolar kadar ödeyip bulabileceğiniz bu ilk baskı o zaman 2 dolardı. İlk kitaptan sonra film yapımcıları Tarzan’la ilgilenmeye başladı. Ama balta girmemiş ormanlar, goriller, filler, vahşi hayvanlarla dövüşler, ağaçtan ağaca atlamalar, aktörleri yaralamadan ve yapımcıları zarara sokmadan nasıl filme alınacaktı? Ve ilk film 1917’de “Aslan ve Çocuk” adıyla çekildi. Milyon Dolar Gülüşlü Vivian Reed başroldeydi ama film orijinal hikayeye çok uzaktı. Bir taklitti ve kısa sürede daha iyisi çekilmeliydi. Çekildi de.. Yapımcılar vahşi ormana taki içindekilerle ekrana aktarma sözü verince. Film Lociçiana da çekildi! Yapımcıların söz verdiği her şeyi kapsamada 1 milyon doları aşan bütçesiyle Tarzan büyük bir hit olmuştu. Tarzan’ı oynamak için ilk olarak Elmo Lincoln seçilmişti Burroughs bundan pek hoşnut değildi. Çünkü onun Tarzan’ı güçlü ve olimpik bir jimnastikçi görünümündeydi. Elmo ise bol kaslı bir güreşçiyi andırıyordu, hatta iki güreşçiyi! Ağaçtan ağaca atlamak bir yana, bir vuruşta ağacı kökünden sökecekmiş gibi izlenim veriyordu. Ama izleyiciler Lincoln’u sevdi Filmlerin devamı geldi ve diğer stüdyolarda Tarzan filmleri çekmeye başladı. Değişik karakterler Tarzan’ı canlandırıyordu Gene Polar (New York’lu bir itfaiyeci), PDempsey Tabler (bir operacı), Jim Pierce (futbolcu, aynı zamanda Burroughs’un damadı) ve Frank Merrill (sonunda bir jimnastikci!). Tüm bu filmler sessiz sinema döneminde çekildi, ama 1929 yapımı “Kaplan Tarzan”ın kötü bir ses kaydı vardı. Böylece Tarzan’ın meşhur çığlığını ilk olarak Frank Merrill seslendirdi. Ne var ki, sesi sanki bir fil ayağına basmış gibi çıkıyordu. Ve 1932’de sesli filmler başlayana kadar bu imaj değişmedi. Tarzan, dergilerde büyüktü, kitaplarda ve filmlerde büyüktü. Artık yeni bir alanı denemenin zamanı gelmişti: Çizgi-Roman! 1927’de bir reklamcı olan Joe Neche, Burroughs’a ulaşır ve Tarzan’ın gazetede günlük devamlı olarak çizilmesini teklif eder. Neebe, çizim için Prens Valiant’ın yaratıcısı Hal Foster’la anlaşır. İlk gazete şeridi 7 Ocak 1929’da yayınlanır. 60 günlük bir macera siyah-beyaz çizilen şeritlerle gazetede yer bulur. Daha sonra tüm macera bir çizgi roman kitabında toplanır. O zamanki çizgi-roman konseptinin dışına çıkan Tarzan, bir süre sonra tüm gazetelerin yer vermek istediği şerit roman haline gelir. Siyah-beyaz haliyle bu kadar ilgi gören Tarzan, hafta sonu Pazar çizgi roman eklerinde renkli olarak çıksa ne olurdu? İlk renkli çizimleri Rex Maxen yaptı 6 ay boyunca ardından Burroghs’in ısrarları sonucu Foster çizimlere devam etti. Hollywood’un çekemediklerini artık Foster’ın canlı çizimlerinde tüm Amerika temaşa ediyordu. Foster yerini Burne Hogarth’a bıraktı. Hogarth Tarzan’a en özel ve mükemmel son halini verdi. Hayvan ve İnsan formlarındaki tarzı, çizimlerin sayfadan çıkacakmışçasına canlılığı ona çizgi-romanların Michelangelo‘su ünvanını getirdi. Bu seri halen, 60 yıl öncesinde yarattığı heyecan ve merakı rahatlıkla sağlayabiliyor. 1931 de MGM, Tarzan’ı seri bir halde ve sesli çekmek istedi. Bütün imkanlarının seferber olacağını garanti ederek kesenin ağzını açtı. Yalnız bir sorun vardı Burroughs Tarzının film haklarını önceden satmıştı. Ve MGM ilk Tarzan hikayesini çekmek istiyordu. Çözüm kolaydı bazı detaylar değiştirilerek yeniden yazılacaktı. Tarzan ‘ın Afrika’ya nasıl gittiği hiç açıklanmamıştı. Amerikalı Jane Porter İngiliz Jane Porker’a dönüştürüldü. Film tamamen Afrika da çekilecekti. Bu yüzden Tarzan'ın uygarlaşmasına da gerek yoktu. Aslında Tarzan’ın konuşmasına da pek gerek yoktu. Böylece MGM Tarzan için en uygun aktörü aramaya başladı. Ve sonunda Efsanevi Tarzan’ı yani olimpik yüzme şampiyonu, 27 yaşındaki *Johmy Weissmuller ‘i buldular. Weissmuller doğal bir Tarzan’dı. Atletik özellikleri fiziksel görünümü istenilende de iyiydi. Güzel Maureen O “Sullivan” la birlikte Tarzan ve Jane sinema tarihinin en iyi klasik film ikililerinden biri oldular. Film 1932 ‘de vizyona girdi ve büyük gişe başarısı elde etti. Florida da ve Los Angeles stüdyoların da çekilen ve önceki filmlerin görüntülerinin de kullanıldığı film, tarzının nadir örneklerinden biri oldu. Tarzan çok konuşmasa da Weissmuller çığlığı, ünlü Tarzan çığlığı olarak hafızalara kazındı. Amerika da çocuklar ağaçlardan inmiyor ve diyaframlarının yettiğince çığlık atıyorlardı. Böylece çekilmiş olan filmler, Tarzan kitap ve çizgi romanlarına talebi daha da arttırdı. Bir şey dikkatleri çekmeye başlamıştı. Zamanla Tarzan ve Jane diğer filmler çekildikçe, vücutları kapanıyordu. Ve de derileri daha az gözüküyordu. Anlaşılacağı üzere Hollywood sansürü duruma el atmıştı. Bir süre sonra aynı ağaç evde birlikte, evlenmeden yaşamaları da “ Problem ” haline geldi. Filmlerin başarısı altında bu sansür kısmen aşıldı. Her şey yolunda gidiyordu Buna rağmen olanaklar tükenmiyordu Seyirciye ve okuyucuya daha çok hayal etmeye ve kendi kahramanın kafasında oluşturmaya yardım edecek bir araç daha vardı: Radyo! 1930’ların başında radyo programları Amerikanın kültüründe bugünkü TV şovlarının yerini tutuyordu. Tüm aile bir araya gelip “Küçük yetim Annie”, Sihirbaz Chandu” ve “Tarzan” ‘ın maceralarını dinliyordu. Reklamcı Joe Neebe’nin ortaya attığı fikir tuttu ve akşamları Tarzan’ın hikayelerini dinlemek bir gelenek haline geldi. Burrougs’ın kızı Jane’i seslendirirken kocası da aynı zamanda ilk Tarzan aktörlerinden Jim Pierce, Ormanın Efendisi’ne ses veriyordu. İlk radyo yayını 10 Eylül 1932’de yapıldı. Bir çok yönüyle benzersiz bir şovdu. Canlı yayın yerine, plaklara yapılan kayıtlardan bant yayın yapıldı. Bunlar tüm radyo istasyonlarına postayla gönderiliyordu. Gerçek seslerden kaydedilen ses efektleriyle, mükemmel bir doğallık yaratılıyordu. Orman gürültüsü, aslan Numa’nın, panter Sheeta’nın kükremesi, orangutanların homurdanışları ve yaprakların hışırtısı Radyo dinleyilerine doğal ortamın sesini sağlıyor, dinleyicilerin hayal gücü ise resimleri yaratıyordu. Şov her gece 15 dakikalık bölümler halinde yayınlanıyordu ve 2 yıl boyunca sürdü. Sonrasında Burroughs kendi şovunu yapmaya karar verdi. 1934’de 13 haftalık 2 macera yayınladı. Bu tarz türünün ilk örneğiydi ve yayın tarihinde yerini sağlam bir şeklide aldı. 1951-53 arası haftalık yarım saatlik bir şov daha yapıldı. Burroughs anısınaydı bu sefer, çünkü artık Tarzan'ın yaratıcısı yorulmuş ve 1950’de vefat etmişti. Burroughs öldüğünde, 40 yıl önce baskıya verdiği Tarzan’ın dünyasıyla, o zamanki dünya arasında ciddi değişimler olmuştu. Dünya 2 savaştan yeni çıkmıştı ve herkes atom bombasının şokundaydı. Tarzan gibi fantastik kahramanlar daha basit zamanların eğlencesi gibi görünüyordu. Ucuz romanlar piyasadan kalkmış ve edebiyatta gerçekçilik hakim olmaya başlamıştı. Ama dünya daha karmaşık hale geldikçe insanlar zorlaşan hayatlarını dengelemek için eski moda eğlencelere yeniden ihtiyaç duymaya başladı. 60’ların başında soğuk savaş tüm hızıyla başlamıştı, temel sosyal ve kültürel değişimler fırtına gibi esiyordu ve Amerika kendini Vietnam’da tüketiyordu. Efsanevi kahramanın dönmesi için tam zamanıydı! Gazetelerde yeniden şeritler yerini aldı ve kitaplar basılmaya başladı. Yıl 1963’tü ve satışlar mükemmeldi. Tarzan yeniden bir fenomen olmuştu. Artık filmler renkli çekiliyor ve dünyanın herhangi bir egzotik yeri çekim mekanı olabiliyordu. 1966’da TV’de dizi olarak yayınlanmaya başladı. Tarzan, dergi, gazete, kitap, çizgi roman, film, radyo ve en sonunda TV’ye girdi. Ve 20 yy’ın en başarılı karakterlerinden biri oldu. İyi bir maymun adamı durduramazsınız! Bugün Burroghs’un kitapları hala basılıyor, 1950’den beri çizgi-romanının yeni maceraları basılıyor ve eskileri de bulunabiliyor. Filmleri her donanımlı bayiden temin edebiliyor. 1999’da Disney yeni bir Tarzan animasyonu çekti ve yine çok başarılı oldu.1912’dan beri vitrinlerde olan Tarzan yükselen popülaritesiyle 21 yüzyıla da çok sağlam ve emin bir giriş yaptı. Bıkmadan ve usanmadan, zevkle okuyup izlediğimiz Tarzan’ın yeni ürünlerini merakla bekliyoruz Teşekkür Edgar Rice Burroughs...Hayatın Notundan. *Johnny Weissmuller hakkında ansiklopedik bilgi:
Tarzan" Johnny Weissmuller ve sevgilisi " Jane" . Johnny Weissmuller, (d. 2 Haziran 1904 - ö. 20 Ocak, 1984) Amerikalı yüzücü ve sinema oyuncusu. 1920'li yılların Dünya yüzme şampiyonu olan ve olimpiyatlarda altın madalya kazanan Johhny Weissmuller, yüzme ve sutopu alanlarında toplam altı ödül sahibidir. 1924 yılında Olimpiyat rekorlarını kırarak kazandığı 100 ve 400 metre serbeste ek olarak, 4x200 bayrakta da birinci gelen takımda yer aldı ve sutopunda üçüncü gelen Amerikan takımında oynayarak 3 altın ve 1 bronz madalya kazandı. Weissmuller, dört yıl sonra yapılacak Amsterdam oyunlarında da 100 metre serbest ve 4x200 bayrakta iki altın madalya alacak ve 67 dünya rekorunun ardından Hollywood'da 12 serilik Tarzan filminde başrolü oynayacaktı. Tarzan rolüyle bir fenomen yaratan Weissmuller, ormanda vahşi hayat yaşayan, iyi kalpli bir kişiliği canlandırmış, milyonların gönlünde taht kurmuştur. Peter John Weissmüller olan kayıtlı kimliğinin gerçek adı, János WeiíŸmüller'dir. Ailesi Romanya kökenli olan Johnny Weissmuller, Avusturya' nın Freidorf şehrinde doğmuştur. 1984 yılında Meksika'nın Acapulco şehrinde felç sonucu yaşamını yitirmiştir. Filmografisi: Glorifying the American Girl ( 1929) (Paramount) ... Adonis Crystal Champions ( 1929) (Paramount) ... Himself Tarzan the Ape Man ( 1932) (MGM) ... Tarzan Tarzan and His Mate ( 1934) (MGM) ... Tarzan Tarzan Escapes ( 1936) (MGM) ... Tarzan Tarzan Finds a Son! ( 1939) (MGM) ... Tarzan Tarzan's Secret Treasure ( 1941) (MGM) ... Tarzan Tarzan's New York Adventure ( 1942) (MGM) ... Tarzan Tarzan Triumphs ( 1943) (RKO Pathí©) ... Tarzan Tarzan's Desert Mystery ( 1943) (RKO Pathí©) ... Tarzan Stage Door Canteen ( 1943) (United Artists) ... Himself Tarzan and the Amazons ( 1945) (RKO Pathí©) ... Tarzan Swamp Fire ( 1946) (Paramount) ... Johnny Duval Tarzan and the Leopard Woman ( 1946) (RKO Pathí©) ... Tarzan Tarzan and the Huntress ( 1947) (RKO Pathí©) ... Tarzan Tarzan and the Mermaids ( 1948) (RKO Pathí©) ... Tarzan Jungle Jim ( 1948) (Columbia) ... Jungle Jim The Lost Tribe ( 1949) (Columbia) ... Jungle Jim Mark of the Gorilla ( 1950) (Columbia) ... Jungle Jim Captive Girl ( 1950) (Columbia) ... Jungle Jim Pypmy Island ( 1950) (Columbia) ... Jungle Jim Fury of the Congo ( 1951) (Columbia) ... Jungle Jim Jungle Manhunt ( 1951) (Columbia) ... Jungle Jim Jungle Jim in the Forbidden Land ( 1952) (Columbia) ... Jungle Jim Voodoo Tiger ( 1952) (Columbia) ... Jungle Jim Savage Mutiny ( 1953) (Columbia) ... Jungle Jim Valley of Head Hunters ( 1953) (Columbia) ... Jungle Jim Killer Ape ( 1953) (Columbia) ... Jungle Jim Jungle Man-Eaters ( 1954) (Columbia) ... Jungle Jim Cannibal Attack ( 1954) (Columbia) ... Himself Jungle Moon Men ( 1955) (Columbia) ... Himself Devil Goddess ( 1955) (Columbia) ... Himself The Phynx ( 1970) ( Warner Bros.) ... Cameo Won Ton Ton, the Dog Who Saved Hollywood ( 1976) (Paramount) ... Crewman İsveç, Almanya, Danimarka gibi ülkelerden gelen yoğun taleple, bu ülkelerde A.B.D'ye göre daha önem kazanan Tarzan'ın az veya çok başarılı birçok uyarlamasına Avrupal yazarlar imzasını atmıştır. Bunlar arasında Jose Orliz veya Jaime Brocal - Remohl gibi birçok İspanyolu ve Fernando Fusco, Guido Zamperoni gibi İtalyanları sayabiliriz. İlginç bir not: Finlandiya'da yayınlanan serisinde Tarzan'ın can yoldaşı maymun değil ayıdır.Nedeniyse Finlandiya halkının maymunu sadece resimlerde ve ansiklopedilerde görmüş olmasıdır. Bunun yerine Finlandiya'da bolca bulunan ayı kullanılmış ve ormanda geçen maceralar düz alanda geçecek şekilde düzenlenmiştir. Tabi sorun bunla da bitmemiş bu defa da SSCB, ayı figürünün SSCB ile özdeşleşmiş bir figür olduğunu öne sürüp olay çıkarmıştır. Bunun üzerine ayı figürü de çok az kullanılmıştır. Bu arada Türk sineması da 1952’de bir Tarzan filmi yaptı. “Tarzan İstanbul’da”yı Orhan Atadeniz yönetiyor, başrolde ise eski atlet Tamer Balcı oynuyordu. Tarzan İstanbul'da 1952 yılında Milli Film şirketi sahibi Sabahattin Tulgar, senaryosunu Kunt Tulgar'ın yazdığı,rejisörlüğünü Orhan Atadeniz'in yaptığı ve Tarzan rolünde Avrupa şampiyonu milli atletimiz Tamer Balcı'nın, komedi unsurunu Aziz Basmacı'nın oynadığı yerli yapım filmi çekmiştir. Bunun ardından 1971 yapımı ''Dişi Tarzan'' ve ardından Dümbüllü Tarzan ve TARZAN KORKUSUZ KAHRAMAN filmleri gelmiştir. Tarzan The Mighty Man -Fantastik - Macera Yapım yılı: 1974 Yönetmen ve senarist: Kunt Tulgar Oyuncular: Yavuz Selekman (Tarzan), Yeşim Yükselen (Alev), Altan Günbay (Arkeolog Faruk), Kudret Karadağ (Kunto), Gülgün Erdem Afrika'da hazine aramakta olan bir kafile, Tarzan ile karşılaşır. Maymun adam, kafiledeki bir kadına aşık olur. 1930'ların havasında bir Fantastik film. Afrika Ormanları da başka yapımlardan kopyalama... Bin türlü Tarzan görmüştük. Buster Crabbe'den Lex Barker'e kadar. Ama Tarzan'lar içinde en Tarzan'ı Johnny Weissmuller'di. Daha doğrusu,bizim için tek Tarzan'dı Johnny Weissmuller. Karşımıza başka bir Tarzan çıkarsa,kendimizi düpedüz aldatılmış sayardık. Tarzan Maymun Adam'la birlikte Çita da gözdelerimiz arasına girdi. Tarzan'ın maymunu en az oğlu Boy kadar önemliydi. Kötü beyaz adamlar ona bir şey yapacak diye ödümüz kopardı. Her Tarzan filmi alkışlarla sık sık kesilirdi. Hele Tarzan New York'ta filminde Johnny Weissmuller köprüden suya atladığı zaman sinemada kıyamet kopmuştu. Bir filminde de Tarzan Afrika'da Naziler'le savaşıyordu. Ağaçların arkasına saklanıyor, " Nazi! Nazi! " diye bağırarak Alman subayını çağırıyordu. " Hain herif " ,Tarzan'ı yakalamak için koşarken, onun kurduğu tuzağa düşüyordu. Ne olduğunu bilmiyorduk " Nazi " nin. Ama Antep sokaklarında çocukların " Nazi! " çığlıkları haftalarca kesilmedi. Ülkü Tamer'in " Yaşamak Hatırlamaktır " Anılar Kitabı'ndan bir bölüm... |